29 Eylül 2013 Pazar

AŞKTA MANEVRA YAPABİLMEK...

En baştan çıkarıcı olan; en doğal halinizdir. İçinizden gelenleri yaptığınız anda yaydığınız enerji en çekici halinizi ortaya koyar. Zorlamalar ve fazla çaba çoğu kez büyüyü bozar. Bağımsızlığına düşkün kişileri toplum hep zincirlere vurmak, onları durdurmak ister. Aslında onlar imrenilenlerdir, çoğu kişi bununla yüzleşmek istemez.
Aşk, isteseniz de istemeseniz de bir savaştır. Her zaman, uğrunda mücadele verilen değerlidir. Kolay ve basit olan değil. Aşık etmek, baştan çıkarmak bir süreçtir. Bunun bir süreç ve sürecin içinde de bir savaş olduğunu unutursanız ve fazla hızlı ya da kolay olursanız, geçmiş olsun. Savaş ve savaşmak insana gizliden gizliye haz verir. O nedenle, savaşmak yerine teslim olursanız karşı taraf ilgisini yitirir. Sürüklenme gerçekleşmez. Birçok aşklar görürüz etrafta, deriz ki "ya adam pek de O'nu sevmiyor gerçekte, belli, neden O'nunla hala..." çünkü insanlar elde ettiklerinin değil edemediklerinin peşinde koşar! Birşey tamamlanınca ona olan ilgi biter, aşkta hep ama hep birşeyler eksik kalmalıdır...
Bir an için ağızdan kaçan bir söz, beklenmedik bir U dönüş, ara ara tepkisizlik, şaşırtma, iptaller aşka devinim katar, heyecan katar. Kimse kolayca sahip olacağı birine aşık olmaz ama O'na yasak olan ya da ulaşılmaz olan biri hep daha çekicidir ve O'nun üstüne hayal bile kurmak daha enteresandır. Çoğu kişi ya arkamdan gelmezse der ve kaybetme korkusu enerjisi yayar en olmadık yerde açılır ya da teslim olur. O ilişki orda biter aslında. Tabi ki teslim olacağınız zaman da gelecek ama hemen değil. O sizin peşinizden gelmek istiyor, bırakın yapsın. Tatmin olmalarını geciktirin ama hiç olmayacakmış gibi de yapmayın. Tabi ki tüm bunlar bir oyun edası ile gelişmeleli, "dozaj" ve "doğallık" herşeydir...

Birine istediğini verdiğiniz an tüm gücünüz biter, güç O'na geçer. Bunu iyice idrak edin. Mesafe gizemdir. Bunu iyi koruyun. Çok açık olmayın, hayır demeyin ama aşırı da bağlanmayın. Açıkça peşinden koştuğunuz kişi kaçar. Bu nettir. Başta iyi gelecek zannı ile yapılan aşırı ilgi, kesin olarak sonra rahatsız eder. Ara sıra geri çekilin.
Mesafe, duyguları yüceltir. O öfkelenirse, size karşı dirençsiz olacaktır. Bu durum O'nu size çeker. İlgi gösterin, ilgi çekin ama hemen ardından geri çekilmeyi de bilin. Bir sonraki adımınızı bilirse sizi çözerse, baştan çıkmaz. Tarihteki çoğu ünlü baştan çıkarıcıya baktığımız zaman "sıcak-soğuk" etkisini çok iyi uyguladıklarını görürüz. Bir an çok ateşli, ardından gelen bir geri çekilme. Hiçbir aşk sürekli aynı yoğunlukla ve hep yukarı çıkarak yaşanmaz. Zaten olaya erkekler cephesinden baktığımız zaman, özgüvensiz erkekleri kastetmiyorum, soğuk kadınlara ya da gizemli kadınlara değişik bir ilgileri olduğunu görürüz. Karmaşa kafa karıştırır, kafası karışan düşünür, sizi düşündükçe size aşık olur... Kıskandığınızı hele hele başta açıkça göstermenizin ne kadar ölümcül bir hata olduğunu burada yazmama gerek yok aslında değil mi?.. Kıskançlık yaratmak ne ala, başta kıskanmak ise çok büyük hata...
O'nunla birlikteyken, kendinizden değil, O'ndan bahsedebilir misiniz? O'nu çözebilir misiniz? Herşeyi anlatın demiyorum ama bu O'nun hoşuna gidecektir. Bunu yapın. İlgi O'nda olsun, O'nun kendini ilişkinin odağında gibi hissetmesini sağlayın. Tabi ki dizginler sizde aslında... Dinlemeyi bilin, O'nun tüm detaylarını ezberleyin. Mimik ve jestleri çok ipuçları verecek. Deşifre olan O olsun, siz değil... O'na özel hissettirirseniz, sizden vazgeçmez.

Karşınıza çıkan engeller soğukkanlılığınızı sarsmamalı. Hatta siz o kadar tek ve benzersiz olmalısınız ki düşmanınız bile olamamalı etrafta. Şikayet etmek veya bir yetersizliği vurgulamak baştan çıkarma sürecinde hiç doğru olmaz. Ayrıca çok yönlü de olmanız gerekir. Bu sizi karizmatik yapar. Sizi kimse tam olarak çözememeli. Tam çözmeye başladığı anda, yeni bir sır yaratın. Bu içsel bir kaçış gibidir. Bazı isanlar çok konuşsa da karşı tarafı etkilemek için, anlattıkları O'nun gerçek iç dünyasının pek azıdır. Bu sizi gizemli yapar, gizem herşeydir...
Kendinizi asla çok fazla açıklamayın. O sizi merak etsin, inanın O bunu istiyor. Her istediğini alırsa, peşinizden gelmez. Merak; bizim Cennet'ten düşme nedenimiz, merak insanlığın en büyük zaafı ve silahıdır. Bunu iyi kullanın, hep merak etsin, yanlış bile anlasa bazı şeyleri, istifinizi bozmayın. Özgüven, bir amaca sahip olma, idealler, kendini sevme, olağandışı ilgi alanları sizi korkunç çekici gösterir. Siz kişilere tek tek yakın değil de hep onlardan kısmen uzak gibi olmalısınız. Çünkü siz çok farklı kalmalısınız. Bu sizi özel yapar.
Kendi hayatınızın 'star'ı sizsiniz. Kendinize inanın, rahat ve cesur olun. Sizde herkesin beğendiği ama böyle tam da ifade edilemeyen birşeyler olsun... O'nunla ilgili O'nun bile keşfedemediği birşeyi bulup çıkarıp O'na sunarsanız sizin peşinizden gelecektir. Bu bir mucize gibidir, büyüler ve sürükler. O, bu vesile ile O'na değer verdiğinizi düşünür ve duygusallaşır. Bu durum, aranızda kopmaz bir bağ kurmak adına güçlü bir adımdır.

Biraz mistik de görünmek gerekir veya öyle hissettirmek... Gece kulüplerinde fazla konuşanlar, gereksiz çaba gösterenler, abartılı bir şekilde dans edenler baştan çıkarma sınıfının en en en kötü öğrencileridir! Direkt istek belirtme ve ısrar... Bunlar sizi bitirir, sakın denemeyin. Bir tarzınız olsun, bir yolunuz olsun, insanların hayran olduğu biri olun. Çoğu kişi kolayca deşifre edilebilecek sığ kişiliklere sahipken, sizi özel yapan birşeyler olmalı. O, sizi bu yüzden isteyecek... Herkes korkakça rutin yaşamına devam ederken, siz cesur bir adım atmışsanız, bu hayatta işte bu sizi seksi yapar. Seksilik; silikon, estetik ameliyat ya da marka giymenin bir sonucu değildir. Dünyada en seksi 3 şey; "kendin olmak", "kendini gerçekten sevmek", "kimsede olmayan birşeylere sahip olmaktır".

Gerçekçilik ve mantık... Dünyayı sıkıcı yapan iki kavram. Tamam yaşamak için bunlar gerekir, peki insanlar bunlara mı aşık olur, bunların mı ardından gider? Hayır... Garip geliyor başta ama "insan" yanılsama ve hayal ister. Hepimiz bize palavra sıkan birilerine bir zamanlar aşık olmuşuzdur. Çünkü belki de o yalanlara, yalan olduğunu bilsek de o an ihtiyacımız vardı, yani bir şekilde baştan çıkmıştık. Sizin varlığınız da tamamiyle gerçeği yansıtacak diye birşey yok. Biraz flu olun, herşey net olmasın. Biraz uzak, biraz farklı, biraz belirsiz, arada görünen ama göründüğü zaman da kafa karıştırıp giden.
Tehlikeleri göze almak... Korkusuzluk... Anı yakalamak... İma ederek ateşi yakmak... Bunları iyice özümseyin; ihtiyacınız olacak. Biraz kahraman edası şart, risk alarak küçük dağları siz yaratın. Fakat bu asla snobluk olmamalı. Siz gerçektekarşı taraf için çaba sarfeden birisiniz...

Birini baştan çıkarmak istediğiniz zaman O'na hayal gücünü kullanması için sonsuz bir fırsat vermelisiniz. Bırakın O sizi hayal etsin, hayal dünyasında sizi fantastik bir varlık haline getirsin. Olduğunuzdan fazlasını O size yükleyecektir, evet bu anlamda bu siz değilsiniz, sizden fazlası oldu durum ama unutmayın: aşk ve baştan çıkarma "yanılsamaları" sever. Hangimiz aşık olup da birilerini abartarak sevmedik ki bugüne kadar? Ve aşkın etkisi geçince, O bize "sıradan" gelmedi mi?.. Karşınızdaki, günlük yaşamı, sıkıntıları, rutini değil aşkın büyüsünü istiyor sizden. Bunu O'na verin. Siz araya bir boşluk veya belirsizlik koydukça, O meraklanıp sizinle ilgili kafa yorup duruma kendince anlamlar yükleyecektir. Bu aşkı körükler.

Mutlaka kendiniz gibi olun. İşin içine sahtekarlık katmayın. Bir tarzınız olsun; kendiniz olmak ve daha fazlasını yapmaya gerek bile duymamak, ekstra çabaya sığınmamak, sizi çok güçlü ve özel yapar. Dünyada en çok ve en gerçek anlamda kendine güvenen kişi: sadece kendi olabilendir... Bunu görsün, anlasın ve şaşırsın! Baştan çıkarma sürecinde gerçek ve gerçek olmayan birbiri ile adeta dans eder... Bu durum, işin içine romans, çekim gücü, fantazi ve sürüklenme katar. Bu birleşimi çok iyi gözlemliyor olmanız gerekir. Bir yakın bir uzak, bir varmış bir yokmuş gibi... Çok da fazla uzaklaşmadan, soğuk değil ama gizemlisiniz, sakın bunu unutmayın... Arada kendinize dair minik bir sırrı açıklayın ama hemen ardından geri çekilin. Bir anı ve detayı paylaşın, iç dünyanıza O minik bir adım atsın ama gerisini merak etmeye devam etmeli...

Bir ilişkide karşı tarafa sürekli birşeyler vadetmek, sürekli verici davranmak, O'nu sürekli birşeylerden kurtarmak, O'nu fazlaca elde etme işaretidir. O, emin olun bunu sevmez ve ego'lu bulur. O bir eşya değil, O'nu satın almıyorsunuz veya size mecbur bırakmıyorsunuz. Siz, O'nu etkileyip köşeye çekiliyorsunuz, O size geliyor, kapılarak, tutku ile ve aşkla... Bunu başarırsanız işte o zaman baştan çıkardınız demektir. Bu iş zorla olmaz. O'nun içinde o ateşi yakabilirseniz olur...
Cesaret günümüzün en çok takdir edilen ve kıskanılan kavramlarındandır. Çok fazla konuşmayın. Bencil ve iticiler hep kendini anlatır veya çok fazla konuşarak sıkar... Bunlardan olmayın sakın. Siz o kadar özelsiniz ki O sizi keşfetmek için can atıyor! Sürekli her an deşifre olmanın hiçbir anlamı yok. Sızlanmayın... Şikayet etmeyin... Sürekli dert yanmayın... Çoğu kişi, bunları yaptığı zaman, karşı tarafa samimi görüneceğini zanneder. Herkes mutlu kişileri etrafında görmek ister. Derin paylaşımlar ve her türlü sırrın açığa çıkması ancak baştan çıkarma süreci sonrası ilişki moduna geçilince olur, acele yok.
Şaşırtın! O, siz O'nu her şaşırttığınızda size daha çok kapılacak. Buna inanın. Çok fazla kurgu havası olmasın bu şaşırtmalarda, doğallığı kaybetmeyin. Rutin ilişkilerde ayrılıklar hızlanır. Merak ve kaybetme korkusu sizin silahlarınız bu süreçte... Tüm bunların
yanında size ısınmalı ve güvenmeli. O'nun tüm dünyası olmalısınız. Size gereksinim duymalı, sizin kendi içindeki boşluğu dolduracak kişi olduğunuzu düşünmeli. Siz O'nu tamamlayacaksınız. Gönderdiğiniz karmaşık ve kafa karıştıran sinyaller ile O'nu şaşırtırken, imalarınızı güçlü tutun. Kışkırtıcı bir hava yaratın. Sizin aşkınız dünyadaki herşeye meydan okur havada olmalı.

Peki siz O'nun size dair geldiği noktayı nereden anlayacaksınız? Bilinçli ve kontrollü yanıt ve tepkilerinden çok ani gelişenlere prim verin. Anlık ve aniden gelişen tepkiler O'nun gerçek hislerini anlatır. Olağandışı sözleri ve mimikleri daha çok O'nun iç dünyasını anlatır. Siz O'nun sahip olmak isteyip de olamadığı bir şeye sahip misiniz? Cevap evet ise, bu durum çok işe yarar. Cesaret, özgürlük, çekicilik, zeka gibi... O'nun istediği ama O'nda olmayan birşey sizde varmı? Varsa, size hayran olabilir. Bu durum O'nu size çeker.

Dolaylı anlatım çok önemlidir. Unutmayın; baştan çıkarma aynı zamanda bir kafa karıştırma işidir. Önce çevresinde dolanıyoruz, pat diye aşık olduk demiyoruz. Aşk tesadüfleri sever; O'nu şaşırtacak birkaç "tesadüf" geliştirmelisiniz. Kader, insanlık için en ilginç bilmecedir. Sizin karşı taraf ile baştan çıkarma sürecinizde mutlaka "kadersel" öğeler olmalı. Tesadüfen denk gelmeler, karşılaşmalar, eskiye dair kesişmeler, konuştukça ortaya çıkan ortak noktalar... Eğer sizin O'nun kaderinde bir yeriniz olduğunu düşünürse, bu durum aşkı tetikler. Eğer bu aşkı "kader" istediyse, O'nun istememesi imkansız, değil mi?..

Çoğu kişi aşkta "açık ve direkt olmazsam kaybederim" diye düşünür ve korkak hareket eder. Aşık olma bir süreçtir. Açık olan, bir anda takdir görse bile bu durum uzun sürmez... Uzun vadede, sürüklemeyi gerçekleştirmek için belirsizlik önemlidir. Başta sizi hemen çok iyi tanımamalı ve çözememeli, size dair bazı şeyleri "zannetmeli". Sizi fantazilerinin içine sokmalı, düşsel bir
hava yaratmalı akışın içinde. O zaman siz O'nun gözünde "büyürsünüz". İlk giriş, ilk adım, ilk görüşme unutulmazdır. Burada yaşanacakları kodlayacaktır. Buralara dikkat edin. Aşırı dikkat çekmek için en başta çaba sarfetmek sizi özgüvensiz ve yapay gösterir. Ama O'nun sizi keşfetmesini sağlamak mükemmel bir giriş olur. Hatta işin içine spontane öğeler girerse müthiş olur.
Bir şöhretiniz var mı? Tanınıyor musunuz? Çevreniz sizin hakkınızda konuşuyor mu? Sizi sık sık görmesindense başta size dair konuşulanları duyması, bilmesi sizi daha efsanevi hale sokar. Herkes, herkesin ilgi duyduğuna ilgi duyar. Çoğu kişinin bilinçaltında başkalarının istediği ya da beğendiğine sahip olma arzusu yatar. Bu bir hırstır; en olgun ve mütevazi kişiler bile kimsenin elde edemediği birini baştan çıkarabilince bununla gurur duyar. Bu müthiş bir zevktir... Eğer sizin uğrunuza bir rekabet söz konusu ise, bu baştan çıkarma sürecini kamçılar. Uğruna herkesin mücadele ettiği birisi iseniz, sizi özel ve bu kadar arzu nesnesi yapan nedir? İşte bunu merak edip arkanızdan gelecektir...
Baştan çıkarmanız için, karşı tarafın yaşamında birşeylerin kötü gitmesi, yanlış olması, eksik kalması, tatminsizlik gibi durumlar çok işe yarar. O'nda bir yetersizlik söz konusu ise, o aralığı iyi kullanıp o boşluğu siz doldurabilirsiniz. Siz O'nun dertlerinin dermanı iseniz, size karşı koymaz. Depresyonda ya da hayatından memnun olmayan kişiler, daha kolay aşık olur. Arayış ve tatminsizlik onları aşka iter. Gündelik yaşamını sıkıcı bulanlar, aşk sarhoşu olup fantastik bir boyuta geçme deneyimini eşsiz bulurlar. O'na yaşamındaki boşlukları net şekilde gösterin, sizin bu boşlukları çok iyi doldurabileceğinizi de ima etmeyi unutmayın... Siz uzaktan gelen gizemli bir yabancısınız, O'nun yaşamına o beklenen sihirli dokunuşu yapacak olan... Bu O'nu baştan çıkarır.
Amaç ve niyet başta apaçık belli olursa, kaçabilir, direnebilir, korkabilir. İma etme ve adım adım verilecek telkinler, O'nu bir dantel gibi işleyecektir... Sıradanken ortam ani bir çıkış yakalayın, az konuşurken birden önemli birşey söyleyin, beklemediği bir anda kışkırtın O'nu... Dans eder gibi adım adım...
Çok profesyonel ve kusursuz yapılırsa mükemmel sonuç verebilecek bir "baştan çıkarma ustalığı": asıl O sizi baştan çıkarmış gibi davranabilmek... Bunu sağlamak herkesin yapabileceği birşey değildir. Fakat çok etkili bir tarzdır. Teslim olmuş gibi görünerek, karşı tarafın gevşemesini sağlayın. Fakat gerçekte, ağa takılan O olur. Bunu boks karşılaşmalarında taktik olarak çok uygularlar fakat doğal bir hava içinde yapmazsanız, yapay olursa, sistem çöker. Dikkatli olun...
Karşı tarafı çözerken şunu iyi anlayın, unuttuğu bir ideali var mı, gerçekleştiremediği bi hayali var mı, kendine güvenemediği için yapamadığı bir şey... Bunu bulup O'na sunarsanız O baştan çıkar. O'nun en başta, eğer size doğru sürüklenirse neler yaşayabileceğini, nasıl bir zevk yolculuğuna çıkabileceğini anlamasını sağlayın. Turun
özetini kısaca verin, detaylara girmeyin merak etsin. Söz verip biraz zamanı geciktirmek güzeldir. Yalan söyleyin demiyorum asla fakat herşey beklendiği gibi gelişirse, iş rutine biner. Neler yaşayabileceğini bilsin ama herşeyi hemen yaşamasın... Size eski aşklarını anlatırsa, oralardan çok geçerli ipuçları yakalarsınız. Neden bitmiş, nelerden rahatsız olmuş, gerçek beklentileri neler... Bunları iyi analiz edin. Kuşku duysun, bu tip anlarda kaybetme korkunuz olmasın. Önce buna sinirlense de peşinizden gelecektir. Çikolatadan bir parça ısırsın, tadını alsın, hepsini yerse bir daha gelmez ama, bunu iyi anlayın...

Ara sıra sizden 'beklenmeyecek' hareketlerle "kuşku-merak-şaşırma" üçgenini destekleyin. Kuşku ve merak, sizi O'nun gözünde gerçekte olduğunuzdan daha yüksek yerlere taşır. Çünkü O size bu süreçte anlam katmaya devam edecektir. O'nu hiç beklemediği bir yere götürün... Hiç bilmediği bir restoranda yemek yesin, yeni birşey keşfetsin, buna bayılacaktır... Şehir merkezlerine uzak oteller neden hem gerçek hayatta hem de filmlerde, baştan çıkarmanın en büyük ikonlarındandır? Çünkü kaçışı temsil eder. Kaçış ve rutinden uzaklaşma, baştan çıkarmak için şarttır. Sizi tam olarak çözmemeli, merak ettikçe daha çok peşinizden gelir, o sırada farkında olmadan tüm aklı size kayar. Bir daha da bu yoldan zor döner...
Baştan çıkarma sürecinizi ani sürprizler ile perçinleyin. Şaşırsın, savunmasız kalsın. Bazı şeyler aniden ve birdenbire gelişsin.
Beklenmedik olsun... İnsanlar aşkı gerçekte aniden kapılarını çalan, beklenmedik bir sürpriz olarak görür. Güven vermek adına başta çok hızlı açılırsanız, çok kısa süre için takdir toplayıp ardından sıkıcı olursunuz. Başta çabuk deşifre olursanız, bu işin zevki nerede, çaba nerede? Baştan çıkarma bir süreçtir, hemen olmaz. Bazen sözlerinizi bile belirsiz tutun, O anlam yüklesin yani "sansın" sonra da "doğru mu sandım acaba" diyerek sürüklenir sürüklenir sürüklenir... O'nu övün, beğenin, iyi hissetsin. Gevşerse size karşı direnmez. Bir uzak bir yakın, karmaşık ve cezbedici, merak uyandıran, arada yakınlığı ile heyecan veren ama bazen de uzaklaşan: olmanız gereken bu. Özel biri, asla kendini sürekli anlatmaz. Çok da fazla sürekli yaşamın gerçeklerini dilinize dolamayın, kimse bunları istemez. Hayaller daha eğlencelidir. Değişik konular açın.
Toplum hepimize roller yükler. Bu rollere bürününce sıyrılmak ve gerçekten içimizden gelenleri yapmak zorlaşır. O, boyun eğerek istemediği bir yaşamı sürüyorsa, siz O'nun kahramanı olarak O'na çıkış için bir ışık gösterebilirsiniz. Siz nereye gittiğinizi veya O'nu nereye götürdüğünüzü iyi biliyorsanız, ardınızdan gelir... Aşırı övünmeyin, kendinize asla acımayın. "Hangi yaşa geri dönmek istersin" diye sorulduğunda hemen herkes çocukluk dönemine dönmek isteyeceğini söyler. Siz de O'nun tekrar çocukluk dönemindeki saf, meraklı, heyecanlı, istekli, mutlu anlarına döndürün... Bu arada kendinizden (gerçek anlamda) memnun olmalısınız, siz kendinize taparsanız başkaları da size tapabilir. Fakat bu noktada gerçekten tapılacak niteliklere sahip olup olmadığınızı da sorgulayın. Bu nokta kritiktir, yapay veya komik olmamakta fayda var.

                                                    TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL 
               "TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ, 
   KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz:                                        facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL

20 Eylül 2013 Cuma

SPİRİTÜEL BİR YOLCULUĞA HAZIR MISINIZ...

Yazın sonuydu Tuana ile güzel bir sabah deniz kıyısında meditasyon yapmak için buluştuk...
İlk tanışma ve çalışmalarımıza daha yeni başlarken hemen bir meditasyon beklemiyordu...
Karşımda yaşamına sahip çıkan, değişmeye niyetli, duygusal ve derinlikli genç bir kadın vardı...
O gün sahilde nefes'imizi kontrol ettik ve ilk defa Başmelek meditasyonu ve melek uyumlanması çalıştık...
Tuana ilk başta ona sorular sormamı bekliyordu, ben ise önce enerjilerle başlayalım ve sonra doğal
akışta herşeyi yakalarız diye düşünerek yola çıkmıştım...
Çalışmamızın ilk bölümü 1.5 saatin sonunda bittiğinde, Tuana'nın gözleri mutluluktan dolmuştu..
Melek sözcüğünün bile geçtiği yerde insan kendini tutamıyor, duygu katsayısı yükseliyor ve bu saf
Allah'a yakın enerji karşısında hayatı hep ve daima yaşanmaya değer olduğunu anlıyor...

O gün uyumadan önce Tuana ile mesajlaştık ne de olsa bu çalışma ile birbirimize "aynalık" ediyorduk, bu çalışmada danışan-danışman ilişkisinin yanı sıra ruhlar arası irtibatta vardı artık... İki gün sonra Tuana ile telepati çalışmak ve sezgilerimizi geliştirmek adına büyük ve popüler bir avm'de buluştuk. Tuana önce kalabalıkta nasıl konsantre olacağı hakkında şüphe duysa da "herşeyi içine sor" dediğimde ne demek istediğimi bilen bakışlarla başını salladı. O gün cafe'de, merdivenlerde, girişte ve otoparkta "akıl okuduk" ve herkese sevgi gönderdik. İçe dönmeye ve iç dünyasında çıkacağı o çok özel yolculuğa hazırlanan Tuana gün geçtikçe hem daha meraklı, heyecanlı oluyor hem de büyük geçmiş yaşam şifası "regresyon" gecemiz için enerji topluyordu.

Topraklama ve evde kaya tuzu ile arınma, mumlarla meditasyon, melek günlüğü ile anı toplama, okyanus sesleri ile gece uyumadan önce "alfa boyutu" çalışmalarını aksatmayan Tuana artık geceleri yatmadan önce benim yarın sabah veya ertesi gün yaşayacaklarımla ilgili de bana sezgilerini sunuyordu. Hatta kitaplarımı okuyarak kendi yaratıcı yanını da kullanıp kendi ritüel ve tılsımlarını bile geliştirmeye başlamıştı...

Tuana ile o gece benim çok sevdiğim bir arkadaşımızın şehre yakın çiftliğine gittik. İkimiz de az konuşuyorduk ama ruhlarımız çok net ve derin irtibattaydı. Çok az birşeyler atıştırdık, havadan sudan evdeki diğer dostlar ve kedilerle zaman geçirdik. Tam gece yarısı olduğu anda Tuana ile bakıştık; ikimiz de kafamızı salladık. "Tamamdır" dedik. Evin sadece özel enerji çalışmalarında kullanılan odasına geçtik, benim yarattığım Mor Yıldız'ın önünde Tuana nefes çalışmasına başladı. hazır olduğu anda birlikte el ele vererek güçlü enerjilerle "şifaya" kapımızı açtık...

Geçmiş hayatlar, doğduğu andan itibaren "ortak bilgi havuzu" kolektif bilinçten nasibine düşenler, atalarından gelen enerji mirası ve bilinç dışı... Tuana bir Akrep burcu kadını olarak su gibi enerjisi ile akıyordu çalışma anında, sanki bu çalışmayı bir yerlerden biliyor gibiydi. O gece sabah 2'de çalışma bitti. Tuana bilinç dışındaki diğer Tuana ile tanıştı ve onu "kabule geçti", Başmeleklerden Allah'ın izni ile o gece yardım istendi. O gece ışık çalışmamız anında Tuana küçüklüğünü gördü kucakladı ve kalbine aldı. O gecenin sonunda kendisi için verdiğim 21 Günlük Çalışma Planına şöyle bir baktı ve içi huzurla doldu.

Ertesi sabah ben çekime gidiyordum, Tuana bana bir mesaj attı, üzerinden yük gitmişti, rahat ve huzurluydu, sorun olarak gördüklerini sevgiyle göndermeye hazırdı. 21 günün sonunda danışan-danışman olarak son dost olarak yedinci buluşmamızdı. Bir ormandaydık. "benim için bir kart çek" demesine fırsat vermedim, 18 yıllık Tarot kartlarımı ona uzattım. Tuana 2 kart çekti, biri AY kart idi ve bu benim içindi, benim yakında yaşayacağım derin ve sıra dışı konuları simgeliyordu. Diğer kartı kendine çekti bu da AŞIKLAR kartı idi... Onun kartının yorumu netti, güldük ve sevindik. O gün son olarak ona özel çalıştığım Bereket Kristalini hediye ettim. Bu mükemmel spiritüel yolculukta ikimizde yaşamın değerini bir kez daha anlamıştık. Şükürde kalmak, yaratıcı düşünmek, azimli olmak, inanmak çok önemliydi. 

Ormandan çıkıyorduk. Araba bizi almaya gelmişti, plaka benim kişisel melek sayım olan 28 rakamlarına sahipti ve arabanın yanından o anda küçük bir kız geçiyordu, annesi bir anda onu çağırdı. "Melek'cim hadi gidiyoruz!"
SEVGİ VE IŞIKLA
                                           TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL 
               "TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ, 
   KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz:                                        facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL

16 Eylül 2013 Pazartesi

MELEKLER BİZİMLE, ONLAR KADERİMİZİ TAŞIYOR.

Melek enerjisine gerçekten uyumlanan kişi:
1.       Bu boyutu daha az yaşar.
2.       Herkesle bir olduğunu bilir.
3.       Ego’yu terk eder.
4.       Herkesi ve herşeyi koşulsuzca sever.
5.       Yüzeysel amaçları terk eder.
6.       Kin tutmaz, kıskançlık gibi alt enerjileri yaşamında tutmaz.
7.       Verdikçe mutlu olur.
8.       Kötülüğün de bir misyon olduğunu bilir.
9.       Bir ortama girdiği anda negatif enerjiyi hisseder.
10.   Benzer enerjileri çektiği için iyilik yaşamında daha çok yer alır.
11.   Hayır ve şer Allah’tan geldiği için, isyan etmez.
12.   Metafizikle ilgili kanalı açıldığı için gereksiz ve boş konulardan uzaklaşır.
13.   Bu boyuta sınanma için geldiğimizi bilir, elinden gelenin en iyisini yapar.
14.   Hırs ve korkulardan arınır.
15.   İstemenin yeterli olduğunu bilir.
16.   Farkındalığı artar, misyonlarını iyi bilir.
17.   Şifa için çalışır.
18.   Affeder.
19.   Başka boyutların varlığını bilerek yaşar…

Meleklerle irtibat günlük yaşamla bir süre için aranızı bozabilir, gerçek uyumlanma olduğu zaman herşey yerini bulur, sakın panik yapmayın. Medyumik özellikleriniz de bu arada güçlenecektir ve siz artık eski siz olmak istemeyeceksiniz. Psişik konular hakkında gece gündüz bilgi toplamaya da başlayacaksınız… Girip çıktığınız ortamlarda bebek ve hayvanlar siz çağırmadan yanınıza gelecek. Aura’nız ve Işığınız tamamen değişecek. Bakışlarınız, enerjiniz, kilonuz, nefesiniz, şansınız, istekleriniz değişecek.
Meleklerle irtibat kurmak Semavi Alem’e seslenmek ve tüm yaşamınızı aslında değiştirmektir. Şimdi yaşamınızda değişmesini istediğiniz ve kalmasını istediğiniz ne varsa liste yapın. Bunu Meleklerle paylaşın, ister konuşun ister iç ses ile irtibat kurun. Meleklere mektup yazmak yine Amerika’da çok popüler bir yöntem; melek kurslarında mutlaka tavsiye ediliyor… Bu mektupları ister postalayın ister saklayın, belki de yıllar sonra okuyup Melekleri mutluluk ve şükran ile anacaksınız. Adres mi? Onların adresi belli; içimizde, yanımızda ve her yerdeler…

 Geceleri uyumadan önce Koruyucu Meleklere, Başmeleklere ve Kişisel Meleğinize selam etmeyi ve teşekkür etmeyi sakın unutmayın. Uyumadan önce, uyandığınız anda evrende yalnız olmadığınızı bilmek sizi mutlu edecek, size güç ve inanç verecek. Yatak odanızdaki melekli figürleri mutlaka sayıca artırın, melek imgeleme tahtası yaratın ve üzerine hedeflerinizi temsil eden resimler koyun. Melek konulu filmler izleyin, şarkılar dinleyin, melek konulu haberleri kesip dosya yapın.
En zor ve çaresiz anlarda gökten üzerinizi Melek ışığının aktığını ve bu parlak ışığın sizi ısıttığını imgeleyin. Allah’ın izni ile “doğru olan zaman ve şartlarda” melekler size sevgi elini uzatır… Doğru akışı bulana kadar ve gerçek sevgi yaşamınıza girene kadar yola devam, birkaç egzersiz yaptınız ve sonuç sizin istediğiniz gibi olmadıysa, isyan etmeyin. Belki de her şeyden vazgeçtiğiniz anda her şey değişecek.
Her gece yatmadan ve uykuya dalmadan önce mutlaka, o günün muhasebesini yapın. Gelişiyor musunuz? Her şey istediğiniz gibi mi? Bugün meleklerle ilgili ne oldu? Mutlaka koruyucu meleğiniz ile müzakere ettiğiniz konular olsun. Kişisel gelişim ve inanç sisteminizin şifalanması için bu çok doğru bir yol olacak…
Melekler sizi asla korkutmak veya yormak istemez, çok düşünceli ve saygılı oldukları için mutlaka sizinle irtibat kurarken sizin için en doğru yolu bulacaklar. Belki de bu yol “rüyalarla” olacak… Güzel ve mesaj dolu bir melek rüyası görmek ve rüyanın içinde onların saf sevgisini hissetmek için uyumadan önce meditasyon yapın, en sevdiğiniz müziği dinleyin, çok yemek yemeyin, kimseye kızmayın, neşeli ve ilham dolu olun.
                                                TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL 
               "TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ, 
   KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz:                                        facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL

11 Eylül 2013 Çarşamba

SORUN YOKSA AŞK DA YOKTUR.

Aşka inanmanız kadar gerçekte hiçkimseyi değiştiremeyeceğinize de inanmanız ve bu yönde hareket etmeniz önemlidir. Çünkü kimse değişmez… Karşınızdaki kişiyi olduğu gibi, tüm hatalarıyla ve eksiklikleriyle sevebilmelisiniz. Egonuzu devreye sokup onu değiştirmeye çalışmayın. Aşkta bir bütün olmak kadar, karşı tarafın kişisel özgürlük alanına saygı duyup onu yalnız bırakabilmek de önemlidir. Gerçek aşkta bencillik olmaz. Onu değiştirme çabası onun ruhuna yapılacak bir saygısızlıktır, unutmayın bu yolculukta esas olan “gerçek sevgi”yi bulmaktır. Gerçek sevgi için zihnen, ruhen, bedenen doğruları ve saflığı öğrenip yaşamınıza çağırmalısınız.
Hiçkimse aşkta mutsuz olmak istemiyor ama çoğu kişi acı çekiyor ve birlikte olduğu kişiden darbe alıyor… Bunlar sizin zihin ve ruhunuzun size oynadığı oyunlar aslında. Bunları siz davet ettiniz, git demek de size kalmış. Düşünce-istek-korku çok hızlı ilerleyen güçlerdir. Bu 3’lüye çok dikkat edin. Yanlış bir ilişkideki kodlar yeni aşkınızı da yönetmesin. Etrafınızdaki negatif yorum ve telkinlere de aldanmayın, en iyisini inanın siz bilirsiniz, iç sesinize güvenin. Uzakta olan aşkınızla ya da ayrı kaldığınız aşkınızla ilgili düşündüğünüz-istediğiniz-istemediğiniz-yakındığınız herşeyi (özellikle de cinsellik yaşandıysa aranızda ki bu ruhsal bağı güçlendirir) o aslında biliyor. Nasıl mı?... Ruhuyla, üst benliğiyle. Birini çok seviyor ama ayrı kaldıysanız hemen aramayın, bırakın “ruh” devreye girsin. Bu yol çok daha derin, ilahi ve özeldir. Ayrılıklarda, çok fazla arama ve mesaj olmazsa, üst benlikler konuşur birbiri ile ki bu işi çok daha güçlü kılar. Sakın korkmayın, size dönmek isterse döner. Dönecek bir erkeği kimse durduramaz. Korku zaten negatif bir enerji, atın korkuyu içinizden.

Yani aşkınızı için gerçekte ne düşünüyorsanız, o bunu zaten biliyor. Kendinizi hiç kandırmayın. Enerji olarak çok kirlenmiş bir aşkı kurtarmaksa sizi yorar, yolunuzu tıkar, enerjinizi bozar. Yeni aşka geçin. Gerçek aşkta “koşul” olmaz. Değişeceği için, görüntüsü için, para için, menfaat için, birini sevemezsiniz. Burada bencillik yatar. Amaç gerçek aşksa, onu olduğu hali ile kabul edip öyle seveceksiniz. Her haliyle, her an, koşulsuz ve gerçekten. Aşka hazırlanmak, imgeleme çalışmaları yapmak, olduğunun sıcaklığını hissetmek çok önemlidir. Bunu egzersiz gibi düşünüp gün içinde tekrarlayabilirsiniz.
Yaşamak istediğiniz bir aşk kimsenin canını yakmamalı aksi takdirde bunun bedelini “ilahi adalet” kapsamında ödersiniz. Evli bir erkeği boşanmaya zorlamak, aşkı olan birinin aklını çelmek, acı çektirebileceğinizi bile bile bir insanı hedef almak ve benzer durumlar karşınızdakine değil kendinize yapacağınız kötülüklerdir. Bu aşkta herkes mutlu olmalı, herşey herkesin hayrına olmalı. Birileri üzülürken siz mutlu olamazsınız, ilişkiyi bu şekilde başlatsanız bile başka bedeller ödersiniz. Sadece aşk için değil, ruhsal tekamul adına da bunları idrak etmemiz önemlidir. Size hayrı olmayan erkelerden de uzak durun, kendinize kötülük yapmayın, yaşamınıza sahip çıkın. İlişkinin süreci içinde “yalnız, değersiz ya da eksik” kalırsanız anlayın ki bu aşk sizin hayrınıza değil. Bunlarla yüzleşmek ve “katlanmayı” seçmemek sizin karmanızdır, tekmülünüzdür. Herşeye evet demekten çok bazen hayır demenin de gücü büyüktür. Evren sizi sınamak için yanlış bir erkek gönderebilir, hayır dediğinizde bu seviyeyi geride bırakır ve yükselirsiniz. Ruh yükseldikçe gerçek aşka yaklaşır.
                                                  TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL 
               "TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ, 
   KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz:                                        facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL

8 Eylül 2013 Pazar

GİTTİYSE, KONU SENİNLE İLGİLİ...

Aldatıldın, kandırıldın, terkedildin, ikinci kadın oldun...
Seninle ara sıra görüştü ama ilişkiye yanaşmadı...
Başta peşindeydi, artık seni arzulamıyor...
Ya da evli birinin tuzağına düştün...

Sen, aşkın kurallarını keşfedemiyorsun!

O'nu baştan çıkar, senin olsun.

Öncelikle 2 S Kuralını öğreneceksin; "Saf ve Seksi" olmayı...
İma etme sanatını kavrayacaksın.
Manevra yapmada ustalaşacaksın.
Karmaşık olmanın cazibesini keşfedeceksin.
Kendin gibi Aşk Kurbanlarını okudukça, hatalarınla yüzleşeceksin.
Bazen Ay'ın gizemine, tılsımların çekiciliğine kendini bırakacaksın.

HER İLİŞKİSİNDE TERK EDİLENLER...
Bu tipler çoğu kez bilinçsizce hep terk etmesi garanti biri ya da kolayca terk edebilecek evredeki biri ile aşk yaşamaya kalkanlardır.
Size garip gelebilir ama bu vakanın altında: "kaybetme korkusu, aşktan kaçış, kendini sevmeme ya da bağlanma korkusu" yatar. Acı çekiyor ve şaşırmış gibi yaparlar terkedilince ama işin iç yüzünde bilinçaltları ve kodlamaları onlara hizmet ediyordur... Bu sonu kendileri hazırlarlar... İlk 5 buluşmada aslında istesek de istemesek de karşı tarafın niyetini, aşka bakışını ve bizden ne beklediğini görüyoruz. Sonra bunları unutuyoruz, erteliyoruz, gözardı ediyoruz ya da yüzleşmekten kaçıyoruz. Oysa ki detaylar her şeyi ele veriyor. İşimize geldiği gibi bazı yanlarını yorumluyoruz sonra ilişki bitince de şok oluyoruz güya...

Gidecek adam bellidir, kalacak olan da.

UNUTMAYIN!
1. Küçükken hayatta çok darbe alanlar, geri kalan yaşamında "değersizlikleri" kendine çeker.
2. Acı çekerek aşk yaşandığını kodlayan, hep kötü davranan aşık modelini yaşamına davet eder.
3. Kime sorsanız "ciddi bişeyler istiyorum artık" diyor, o zaman neden ciddiyetsiz adamların peşindesiniz?
4. Yanlış ilişkiyi baştan tek başınıza sırtlanırsanız, öyle gider... İlişkide 2 kişinin de emeği şart.
5. Bir kere terkedilip "ya yine olursa ya da hep artık terk edileceğim" şeklinde kendinizi kodlarsanız, bunu yaşarsınız.
6. Birilerini düzeltmek yerine kendinizi düzeltin, siz düzgünseniz düzgünler size gelir: enerji ve çekim yasası!
7. Terkedildiyseniz bunu neden yaşadığınızı bulun, yani bu olayı neden yaşamınıza çektiğinizi... Kökü size dayanıyor ve bu durum size güç versin. Sizin dışınızda aslında birşeyler gelişmiyor, herşey elinizde.

Bazen de hakikaten terkedilmek için ilişkiler başlıyor. Garip ama gerçek... Bağlanma korkusu kişiyi ciddi veya düzgün aşklardan uzak tutuyor. Bu ilişkilerin sonu olmasa da çoğu kez beklenenden uzun ya da süreç içinde çok da tutkulu yaşanabiliyor. Biteceği bilindiği için, ilişkiye aslında daha da çok sarılıyor özellikle de taraflardan biri... Eğer siz de hemen her ilişkinizde terkedilen tarafsanız şunu çok iyi anlayın ki: sizin kendinizle bir sorununuz var. Kendinize bazı itirarlarda bulumanın zamanı gelmiş demektir.

Terkedilme korkusu yaşayanlara:
1. Giden gider, gidecek olanı kimse tutamaz, abartmayın, insanlar açlıktan ölüyor, dünyanın sonu değil bu durum ve yaşam sürdükçe umut vardır.
2. Size değer veriyorsa, gerçek anlamda bir duygu varsa gitmez. Gidiyorsa da bu iyi birşey; karmanızda yer almıyor demek ki..
3. Her tekedilme sorgulamayı başlatır. Bu tip evrelerde olgunlaşır ve kendimizi tanırız. Şükredin.
4. Öldürmeyen şey güçlendirir: bu terkediliş size ne kattı? Bunu çözün, size kattıkları için mutlu olun.
5. Gitti diye aslında O'na teşekkür borçlusunuz, gitmeseydi bundan sonraki büyük aşkınıza yer açılmayacaktı!

Programım AŞK PARA KARİYER her Çarşamba saat 13:00 canlı! msg atın yorum alın netd.com/cafenetd aşk, astroloji, melekler, şifa, enerjiler, rüyalar ve sizin merak ettikleriniz!
                                                    TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL 
               "TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ, 
   KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz:                                        facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL

4 Eylül 2013 Çarşamba

MELEKLER ve MUCİZELER...

Aşık olduğum kişi başkasına gitmiş, beni terk etmişti. "Artık hayat durdu, ben toparlanamam" diyordum, işyerinde işime bile kendimi veremiyordum... Bu kişi ile olabilmek için zamanında kutsal bir mekana 7 kere gidip adak yapmıştım. Ve her bir sefer adak için gittiğimde küçük ince bir kağıda işaret yapmıştım. 7 küçük işaretten oluşan minicik kağdımı bir sabah "artık bu iş bitti, nasılsa O'nu kaybettim" düşüncesi ile işyerindeki masamın altındaki çöpe attım... O gece evde çok ağladım ve Meleğim'den yardım istedim:
"bana bir işaret ver yarın sabah ve ben bu aşk çıkmazında neler olacak anlayayım" dedim dua ettim. Ertesi sabah umutsuzca işe gitmiştim...
Gece çok ağladığım için gözlerim şişti. Gözlerime gülsuyu sıkılmış pamukla kompres yapıyordum, toplantı başlayacaktı ve öyle görünmemem gerekiyordu. Pamukla işim bitince ayağımın dibindeki çöpe uzandım ve şok oldum!
Bir önceki gün adak kağdımı atmıştım çöpe, emindim ama tüm çöp ve içindeki torbası boşaltıldığı halde o adak kağdı sabah yine çöpün içindeki yeni poşedin en üst kısmında yapışmış gibi duruyordu... O an Meleğim'in bana "sakın üzülme bak adak kağdı burada, yani adağın geçerli, barışacaksın O'nunla" demek istediğini anlamıştım... Bu bir Melek Mucizesiydi... 2 ay sonra gerçekten barıştık.
Zamanla sizin de benimkilere ve başkalarınınkine benzer hikayeleriniz olacak. Mutlaka bu güzel gelişmeleri “melek günlüğünüze” not alın. Gelişiminizi bu şekilde çok daha net takip edebilirsiniz. Evinizde kuracağınız “melek köşenizde” bulundurabilirsiniz günlüğünüzü… Siz onlardan istedikçe ve onlara inandıkça çok daha güzel anılar biriktireceksiniz onlara dair… Gün gelecek tüm yaşamın içinde olduklarını ve sizi daima sevdiklerini bileceksiniz…
Benim tüm hesap, kimlik, kayıt, üyelik kaydı gibi detaylarımda “28” sayısı vardır, ne zaman 28 görsem meleklerin beni selamladığını bilirim. 19 yaşında başladım bu sayıyı her önemli dönüm noktamda görmeye ve hep devam etti ışık tutmaya yaşamımda… Ne zaman dara düşsem gözlerim o mekanda veya anda 28 sayısını arar. Meleklerden ani bir şekilde destek istediğim anlarda saate gözüm ilişir ve yine 28’i görürüm. Çok özel bir deneyim yaşayacağım zaman beni götürecek taksinin plakası mutlaka 28’lidir…
Medyumik güçler, psişik konulara olan ilgi, parapsikolojik araçlar, duru-biliş, trans yeteneği, metafizik konulara doğacak inanç ve benzer enerjiler de tabi ki sizi meleklerle olan yolculuğunuzda destekler. İnanmak ve ego’yu bu işe çok da fazla karıştırmamak çok önemli. Bu boyutta herşeyi analitik ve fiziksel gerçeklerle sorgulamayı seçiyoruz ki bu melek sistemi için geçerli değil. Koşulsuz sevgi için yaratılmış saf enerjili varlıklar olan melekler, kötülüğü, şüpheyi, zaafları bilmiyorlar… Onlar sadece mutlak güç olan Allah’a itaat ediyorlar, bunu unutmayın. Kur’an meleklerden bahsediyor; ilk başka evet onları görmeyeceksiniz ama zamanla varlıklarını kesin olarak bileceksiniz.
Melek çalışmalarına başlarken hep mutlu olmayı seçin. Onlar mutlu ve coşkulu anlarınızda daha çok size yakın duracaklar. Zorlu ve çok çaresiz zamanlarınızda da… Çok umutsuz anlarda bir meleği imgeleyin, ilk başta gerçekten orada olması gerekmez, zamanla bu imgeler sizi başka diyarlara da çekecek… Bir hale düşünün, ışığı görün ve kendinizi bırakın… Geçmişle yaşamak, fazla kin, affedememe sizi bu enerjiye geçiş yaparken durdurur. Başlarken “herkesi olduğu gibi kabul ediyorum ve seviyorum” demelisiniz ve buna gerçekten de inanmalısınız. İçten ve net olun, hazır olunca başlayın, kendinizi kandırmayın. Bağışlamak hafifletir. Bağışlayın ki kendiniz enerji olarak temizleyin ve arının. Gelişmiş veya gelişmeyi gerçekten isteyen biri “kötü” olan hiçbir şeyle alakalı olmaz.
Öfke, kırgınlık, içe atmak, kıskançlık sizi hasta eder. Bu tarz duygular alt enerji boyutlarını seçen kişiler içindir. Yaşamınızda yepyeni ve meleklerle güzelleşecek bir zaman diliminde bu tarz detaylara hiç ihtiyacınız olmayacak. Mutluluk ve saflık sizi takip etmeli. Hep pozitif olun; zamanla benzer enerjiler size gelmeye başlayacak. Bazı kötü dostlarsa kendiliğinden gidecek… Melek enerjisi sağlık anlamında da sizi daha güçlü yapacak. Saçınız, bakışlarınız, duruşunuz, yaydığınız enerji, yürüyüşünüz, ışıltınız, yüzünüz değişecek.
Birine kırgın olduğunuz zaman ya da kızgın, meleklerden mutlaka yardım isteyin ve onunla aranızda oluşturduğunuz “eterik kordon”u onların da yardımı ile kesin, şifalanın. Kızdıkça enerjiyi büyütür ve asıl kendinize zarar verirsiniz. Neye en çok kızarsanız ona en çok bağlanırsınız. Eski kötü aşkınızı ya da sizi anlamayan patronunuzu bırakın evrene gitsin. Bu sizin hayrınıza… İmgeleme, şifa, regresyon, ritüel ve diğer çalışmaları “Başmeleklerle” yapmak çok daha etkili ve özeldir. Kitap boyunca güzel ve etkili çalışmalar sizinle olacak. İnsanın en büyük dostu da düşmanı da kendisi; meleklerle çalıştıkça bunu çok daha net göreceksiniz.
                                                    TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL 
               "TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ, 
   KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz:                                        facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL

1 Eylül 2013 Pazar

AŞK, GEZEGENLER VE ELEMENTLER...

                                      
                 GEZEGENLER VE AŞKA ETKİLERİ:
      AY: Gizem, derinlik, sezgi, duygusallık, korku, açığa çıkarma, yüzleşme, değişim.
     JÜPİTER: Şans, vericilik, umut, aşk, bağlantı, yenilenme, devinim, ilerleme.
     URANÜS: Değişim, zeka, sorgulama, vazgeçme, yargılama, uyum, yönlendirme.
     NEPTÜN: Hayaller, sevgi, umut, derinlik, sezgi, aldatma, merhamet.
     MARS: Kavga, savaş, yıkıcılık, seks, ihtişam, mücadele, coşku, sevinç.
     SATÜRN: Gerçekçilik, saygı, düzen, arabuluculuk, anlayış, güven.
     PLÜTON: Kontrol, baskınlık, güç, iktidar, korku, meydan okuma, gizlilik.
     VENÜS: Aşk, sevgi, paylaşım, harmoni, seks, cazibe, denge, uyum, empati.
      MERKÜR: Zeka, yaşam enerjisi, iletişim, araştırma, merak, dostluk, paylaşım.

ATEŞ 
Ateş kontrolsüz ve büyük enerjidir.
Aynı zamanda büyüme, ilerleme ve yaratıcılıktır. Bu element cesareti, sıcaklığı ve muhteşem pırıltıyı kendine has bir şekilde ortaya koyar. Ateş insanları içinden geldiği gibi hareket eden, kendi kendine yeten, hayatın tadını çıkarmayı bilen kişilerdir. Aynı zamanda bu tutuşabilir kişiler, aşkta da çok heyecanlıdırlar. Ateş elementi, aşk adına daha yükseklere tırmanabilmeyi simgeler.
Ateş elementine dayanabilenler, kendi yollarını çizmekte çok keskin olabilir, hatta biraz patron tavırlı olurlar. Bencillikleri ve aşırı gelişmiş egoları bu ateşli kişilerin gölgeli yanlarıdır, cinselliğe düşkündürler. Ateş, yaşam enerjisi, mutluluk, değişim, özgürlük ve ilerlemedir.

TOPRAK
Toprak hayat, güven, umut, istikrar ve azimdir...
Becerikli, sağlam ve güvenilir insanların elementi olan Toprak, mutluluğu, huzuru çağrıştırır.
Bir hareketin sonucundan emin olmayı tercih eden Toprak insanları asla büyük risklere girmezler.
Toprak insanlarına göre, yaratıcılık elle tutulur ölçüde olmalıdır. Evinde veya işinde her ne yapıyorsa, elindekilerle ve sahip olduklarıyla yaratıcı olabilir Toprak insanı. Çevremizde sağlam ve elle tutulur ne varsa Toprak elementine aittir.
Bu elementten etkilenen kişiler, sahip oldukları maddi varlıkları biriktirerek arttırdıklarında kendilerini iyi hissederler. Toprak elementi aynı zamanda görev duygusu, sorumluluk ve güvenilirlik sağlar. Onlar ihtiyaç duyduğunuz anda arkanızda olacağına emin olabileceğiniz kişilerdir. Topraktan etkilenen kişiler, tutku ve yaklaşımlarında muhafazakar ve ihtiyatlı olurlar.
Toprak elementi, herşeye ölçülü yaklaşmayı sağlar.
Toprak burçları güvenilir, becerikli, muhafazakar ve oldukça materyalisttirler. Ayakları yerde olmasına rağmen hep ödüle gözlerini dikerler.

HAVA
Hava elementi çok güven vermemekle birlikte, zeka göstergesidir.
Hava elementinden etkilenen kişiler keskin düşünürlerdir ve soyut kavramları çok iyi ele alırlar. Analiz ve sentezi çok severler.
Hava elementi aynı zamanda iletişim ile ilgilidir.
Hep tetikte, meraklı ve alıcı durumdadırlar. Hava elementi, denge, insancıllık, değişim, çocuksuluk ve saflığı yönetir.
Başkalarının düşüncelerini çok iyi kavrar ve empati duyabilirler Hava insanları. Objektif, takım oyununa uygun kişiler olup daha iyi bir dünya için her zaman yardıma hazırdırlar. Önyargısız, parlak ve idealist olurlar. Hava burçları konuşkan, zeki, akıllı ve adildir.
Hava yaşamı içimize çekmektir. Hava her yerdedir, biz onu görsek de görmesek de...
Aşk destesinden hava elementi kartını çektiyseniz, ilişkinizde değişim, anlayış, sorgulama, güvensizlik, boş verme, anlayış gibi kavramlar öne geçebilir.

SU
Su elementi öncelikle duyguları yönetir. Su insanları duygusallığı ön planda tutar ama çok yoğun duyguları çok sarsıcı şekilde son bulabilir de...
Su burçları sezgisel, duygusal ve diğerlerine göre daha çok hissedebilen kişilerdir.
Eylemleri mantık veya zekaya değil duygulara dayanır.
Su, bu kişilerin yüksek alıcı yeteneklerine bağlı olarak aynı zamanda anlayış ve merhamet anlamını taşır. Su insanları başkalarının duygularını alıp işler ve plan yaparak herkese uygun bir çözüm getirebilirler. Duyarlı ve derin olurlar...
Su insanları, güzelliğe hayrandırlar ve herkesin mutlu olması için güzelliğin gerektiğini düşünürler. Su insanları başkalarına yardım edebildiklerinde tatmin olurlar. Bunu büyüleyici, saygın hatta romantik şekilde yaparlar.
Psişik dünyaları zengin olduğu için herşeyi başkalarından daha net görme özellikleri vardır.
Su elementi, aynı zamanda hayalperestliğin, alınganlığın, depresifliğin de sembolüdür.
Su burçları duygusal, empati yapabilen, alıcı ve derin duyguları olan burçlardır. Güçlü sahiplenme içgüdüleri vardır.
                                              TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL 
               "TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ, 
   KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz:                                        facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL