Baştan çıkarıcı olmak için
mutlaka kendi iç dünyanızdan çıkıp gerçekçi, yaratıcı, stratejist, orijinal ve
etkileyici olmayı öğrenmeniz gerekir. Çoğu kişi kendi istek, arzu, beklenti ve
amaçlarına dönük yaşar ve düşünür. Karşı tarafı baştan çıkarırken sizin şahsi
durumunuz değil karşı tarafın istekleri ve ne beklediği önemlidir.
Analitik olmakta da fayda
var; hedef olarak seçtiğiniz erkeği çok iyi çözün. Karakteri, ruh yapısı,
eğitim düzeyi, yaşam tarzı çok önemli. Size denk biri değilse bile onu hala
istiyorsanız onun gibi dünyaya bakmayı ihmal etmeyin. Annesi, babası, onlarla
ilişkileri, korkuları, çocukluğu, travmaları, bastırdığı korkuları çok önemli
ve mutlaka keşfedilmeli.
Çoğu insan ilişkinin
başlarında çok büyük bir hata yapıp fazlaca talepkar davranıyor, oysa ki asıl
gereken, karşı tarafa – söz konusu baştan çıkarmaksa – “ben senin hayalindeki
kişiyim” sinyalini verebilmektir. Onun tam da beklediği kişiyseniz size hayır
diyemez. Bu rol yapmak ya da kandırmak değil tabi ki, buradaki amaç
beklentilere cevap veren doğru kişi olmak. Baştan çıkarmayı çoğu kişi “bak ben
ne kadar çekiciyim” demek sanıyor, oysa ki siz ne kadar onun dünyasına
girerseniz uzun vadede o kadar onun istediği kişi olacaksınız. Sanılanın aksine
ilk başta çok fazla “seksi” sinyaller vermek sizi çaresiz gösterir. Ardı olan
derinlikli ve özgüven sahibi bir kadın bunlara ihtiyaç duymaz…
Anlık tepkiler, imalar,
saflıkla bezenmiş sürprizler onu size bağlar. Uzun vadeli bir ilişki planınız
varsa mutlaka “saf”, iyi niyetli, fedakar yanınızı ortaya koyun. Saflık bir
ilişkiyi öteye taşır. Dünya dikkat ederseniz son yıllarda kaybettiği
“masumiyet” duygusunu arıyor. Abartılı ve aşırı yoğun tavırlardan çok iyi
niyetiniz sizi cazibeli gösterir aslında. Hele de aşırı seksi ve yoran
kadınlardan bıkmış bir erkeğe denk geldiyseniz… Bir erkek dünyaya ilk geldiği
anda, ilk kadın olarak annesi ile tanışıyor. Bu nedenle “anne” gibi olun
demiyorum ama onun annesinde olan sevgi, şefkat, güven gibi duygular sizden ona
geçmeli. Tamamen annesi olursanız da “başka bir dişiye” gider, dozajı iyi
ayarlayın.
Ayrıca unutmamanız gereken
bir diğer konu; asla tam olarak (aşk-teslimiyet gerçekleşene kadar tabi ki)
deşifre olmamaktır. Karmaşık olan merak uyandırır. Merak insanı sürükleyen bir
güçtür, sizde merak edilecek bir yan yoksa başta peşinizden gelmez. Sonraları
ise size karşı bağlılık göstermek adına peşinizden gelecektir, herkes bir yere
birilerine ait olmak ister. Bunu yaparken 1 bütünün parçası olsanız da 2 ayrı
kişi gibi de kalamazsanız yeri geldiğinde, ilişkiniz yine çöker. Bireysellik
esas olmalı ki, ilişki devam etsin. Birçok çift herşeyi birlikte yaparak
“kendi” olmaktan uzaklaşmaya başlar ve bu durum içten içe ilişkinin sonuna
zemin hazırlar.
İlişkiniz yeni başladıysa
“vaat” etmeyi unutmayın. Size karşı sürüklenmesi için vaatlere ihtiyaç vardır.
Ona bir gelecek, mutluluk tablosu, birlikte çizeceğiniz bir yolculuk planı
sunun. “Ben geldim ve şimdi seni çok başka bir boyuta taşıyorum…” hissi ona
geçsin. Aşk, yani baştan çıkarma ve cazibeli olma aslında içinde değişimi de
barınıdır. Ona günlük ve rutin yaşamını tekrar sunmayın; ona yeni, bambaşka,
sıradışı ve özlemini duyduğu birşeyleri sunun. Size kapılacaktır. Yeni başlayan
bir ilişkide tüm bunların ileride yaşanacağı hissettirilmeli ama hemen hepsi
anlatılmamalı. Kısa bir özet ile merak uyandırın, aşırı detaya gerek yok.
Korkak bir baştan çıkarıcı
olamaz. İlişkinizde mutlaka yer yer şaşırtıcı, cesur çıkışlarınız olmalı. Yer
yer ani manevralar ve beklenmedik tepkiler ile işi süsleyin. Her an beklediği
gibi gelişirse ilişkiniz sıradan bir ofis gününe benzer. Renkli biri olun, onun
için yaratıcı düşünerek onu etkileyin. Fakat tüm bunları yaparken onun sizin
için de birşeyler yapmasına izin verin. Erkekler sözcüklerden değil de
davranışlardan anladığı için daha çok, her an verici olursanız bunu yanlış
kodlar. Günlük hayat ve her günkü detaylar baştan çıkarıcı değildir, değişimi
başlatmalısınız. Israrcı d aolmayın, aklını çelin, etkileyin, sunun ve geri
çekilin…
Hayalgücü uçsuz bucaksız
bir hazinedir. Bazı konular onun hayalgücüne kalsın, herşeyi yaparsanız geriye
hiçbirşey kalmamış hissi uyanır. Ara ara yapacağınız geri çekilmeler onun
hayalgücünü devreye sokar. Hayalgücü anlam yüklemeye bayılır. Sizin geri
çekildiğiniz anlarda, o sizi olduğunuzdan fazlası sanacaktır. Aşk, çoğu kez bir
“sanma” ve “hayal” işidir. Her an fazla yakın olmak büyüyü bozar. Geri
çekilebilen kadın, erkeğin gözünde yükselir. Cilveli ve cazibeli olmak arada
hiç kendinizi geri çekmeyeceksiniz demek değildir. Kaybetme korkunuzun
olmadığını gördükçe size olan hayranlığı da artar. Unutmayın, amacınız uzun vadeli
ise, onun size kapılması ve bir yandan da saygı duyması şarttır.
ADEM & HAVVA
Adem ile Havva insanlık tarihinin ilk aşkını aslında çok
büyük bir meydan okuma ile yaşadılar. Şeytan'ın baştan çıkarıcılığı ile
"merak" duygusuna esir olan Havva, Adem'i de peşinden sürükledi.
Zincirleme bir baştan çıkarma vakası... O günden beri insanlık üreyerek o
"ilk günahı" sürdürüyor. İlk insan Adem ve Havva'dan aldığımız kodlar
ve kalıtımla biz de hala onların peşinden gidiyoruz. Saf sevgi Cennet'te vardı
fakat insan "merak" duygusu nedeniyle, baştan çıkarılma ile tanıştı
ve bunu yüzyıllardır sürdürüyor….
Yukarıdaki paragraf 2. Kitabım “Onu Baştan Çıkar!”dan…
Durumun spiritüel ve enerji anlamında bir özeti aslında. Dünyada kadın-erkek
arasında aslında insanlığın başından beri aynı oyun oynanıyor ve bazen bu durum
bir kısır döngü halini alıyor. İnsan üreyerek soyunu devam ettiriyor, insanlık
bu şekilde devamlılık gösteriyor, tüm bunların olup bitmesi için de “baştan
çıkarma, cazibe” gibi silahlar asırlardır kullanılıyor. Aslında konuya buradan
baktığınız zaman, anlattıklarım hayatın ta kendisi ve belki de en önemli
konusu. Siz bir kadın ve erkeğin aşkı, baştan çıkışı, seksi sonucu bu gezegene
geldiniz ve sonra siz de aynı döngünün içinde buldunuz kendiniz. Çocuklarınız varsa
veya ileride olacaksa onlar da oyuna katılacak. Aşk sadece kadın dergilerinde
ele alınan bir rutin değildir, yaşamın başlangıcıdır, bu nedenle aşka dair tüm
detaylar saygı ve önem ile ele alınmalıdır. Bilim adamları deneyler ve
araştırmalar ile insanlığın gerçek odağını başka yönlere çekmek isteseler de
temel konu budur.
Şu anda dünyada üreme dursa ne olur?.. Son kalan insan veya
insanlar en fazla 100 yaşına kadar yaşasa takribi 100 küsür sene sonra dünyada
yaşam biter, yani insanlık biter. İnsanlık acaba istese kendi kendini
yokedebilir mi diye küçükken hep düşünürdüm… Düşünsenize çok büyük çapta bir
anlaşma yapıyor tüm dünya insanları ve kimse üremiyor ve “insan” bitiyor.
İnsanı vareden bir kavram olarak aşk ve onu tetikleyen bir
olgu olarak cazibe-baştan çıkarıcılık, günümüzde hakettiği saygıyı görmüyor.
Konu çoğu yerde çok yüzeysel ele alınıyor, bazen salt seks ile ilişkili
sanılıyor ya da yüzeysel bir konu muamelesi görüyor. Bir insanı partner olarak
seçtiğiniz zaman o artık sizin enerjiniz, aynanız, saygınız, tekamülünüz,
benliğiniz, geleceğiniz olur. Bu anlamda, konunun hassas ve özel olduğunu
mutlaka farkedin. Mesela Eski Japon kültüründe ve Eski Yunan’da “aşk,
ritüeller, etkileme sanatları” çok önemliydi. Aşk başlı başına bir sanat olarak
görülüyordu. Her şeyin başı ise saygıydı. Günümüz dünyasında maneviyat ve
derinlik kaybedildiği için bu durum aşka da yansıdı.
TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL
"TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ,
KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz: facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL
KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz: facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.