17 Ocak 2014 Cuma

BAŞTA PEŞİNİZDEN KOŞUP ANİDEN ORTADAN KAYBOLANLAR...

Evlenecektik, söz vermişti!
Aniden gitti, oysa ki herşey süperdi!
Kendi yalvardı, peşimden koştu başta!
Ben hiç istemiyordum ilk zamanlar, o ısrar etmişti!
İnanmıyorum ya, hani aşıktı!
Açıklama bile yapmadan gitti, kapımda yatıyordu zamanında!

Çok tanıdık cümleler değil mi... Çok seviyordu ama gitti. Ne kötü biri bu, hadi hemen O'nu suçlayalım! Suç sizde... Gerçekten. Neden mi? Hep söylüyorum "açıklık bir işe yarasaydı, aşkta bu kadar çok acı çekilmezdi".
Açık oldunuz, teslim oldunuz, sevdiniz ama gitti... Çünkü istediğini aldı hem de çok kısa sürede, sürünmedi, heyecanlanmadı, acı çekmedi, şaşırmadı, kafası karışmadı. O bunları almak için size bir zarf attı siz de teslim olup O'nu sıktınız. Düz ilişkilerden veya düz aşık modelinden bahsetmiyorum burada, söz konusu onlar değil, biz yaralı aşkları ele alıyoruz. Gittiyse sorun vardır ve sorun aslında sizdedir. Birincisi, bu tip birini yaşamınıza enerji, düşünce sistemi ve çekim yasası kuralları dahilinde siz çektiniz. İkincisi, herkesin bir şifresi vardır, ilişkilerde bu şifrelere uygun davranmanız gerekir, en azından aşk gerçekleşene kadar...
Başta fazla ilgi ve alaka gösteren zaten büyük ihtimalle acelesi var "bir bakıp çıkacak" gibi bir sinyal verir. Aman dikkat! Ayrıca daha dün bir bugün iki, neden bir anda bu kadar sevgi ve aşk patlaması, daha işin başındayız? Bunlar dikkatinizi çekmeli. Evliliğe çok az vakit kala aniden ayrılan çok çift tanıyorum. Aslında o ayrılığı son anda teklif edenin, ilk günden kafasında var bu ayrılık fikri. Gerçekten isteyen birini işkence yapsanız da yaşamınızdan çıkaramazsınız, aşk öyle bir duygudur işte. Sizinki başta üstünüze atlarken sonra pat diye kendi kaçıp gidiyor? Gitti mi asla aramayın. Sakın. O yaşanan süreç içinde samimi bir duygu geliştiyse zaten gelir ki gelse de kabul etmeyin derim aslında...
Marifet, bu tipleri başta çözüp Onlar sıkılmadan şaşırtarak ve usul usul Onları yaşamınıza almak. "Ya bu da diğerleri gibi çıktı" derse hızla kaçar. O, değişik birşey arıyor, rutini kıracak birini, numarayı yemeyen hatta numara ile gelen birini. Siz o musunuz?..

"Playboy" diye tabir edilen tipler bu gruba dahildir aslında. Bunlar "play" konusunda çok iyi oldukları için, başta yarattıkları sahte "tapma" duygusu çoğu kadınca hızla benimsenir ve "evet, evet, evet, kendime aşık ettim ben bunu" diye siz etrafta dolaşırken,  o evde aynaya bakarak "ya bunların hepsi mi aynı numarayı yer" diyerek kahkaha atmaktadır...

İstanbul'un yetiştirdiği ünlü Playboy Cem, zayıf, güzel, alımlı, kibirli, kendini akıllı sanan, botokslu ve botokssuz çoğu kadınla birlikte olmuştu... Şehir "Cemzede"ler ile dolup taşmıştı... Başta atak ve aşırı ilgili, hediyelere boğan ve her gün sms rekorları kıran Cem, aniden ortadan kayboluveriyordu. Tüm aşkları yarım kalıyordu. Arkasından falcı ve psikologlar epey bir para kazanıyordu... Günlerden bir gün Cem, balıketi, fakir, entellektüel, dürüst bir kıza denk geldi bir iş ortamında. Cem bu kızı da bir macera olarak görmek istedi, aynı numaraları bu kıza da uygulamaya başladı. Kız Cem'in aşırı tutkulu ve ilişki isteyen tavırlarına şaşırsa da aldırmadı. Cem sonuç alamadıkça kızın arkasından gitti. Arada başka kızlara da gitse Cem'in aklı bu kızdaydı. Kız, gizeminden hiçbirşey kaybetmedi, bazen görüştü Cem'le, bazen hayır dedi, bazen ima ederek yüzüne gülümsedi, bazense alay etti. Cem'in aşk yasalarının dışına çıkan kız Cem'in tarzı olmadığı halde kafa karıştırarak Cem'i sürüklemeye başladı. Kız, otobüse biniyordu ve bunu gizlemiyordu, Cem'e maddi sıkıntılarını anlatıyordu, hatta Cem'in normal şartlarda asla ilgilenmeyeceği sanatsal uğraşlarını... Cem "ben bu kızı ne ile etkilerim" derdine düştü zamanla ve kendi bile bilmezken bu kıza kapıldı. Günlerden bir gün, kız Cem'i terk etti. Açıklama yapmadan, kız artık farklı yaşam tarzlarından gelişleri nedeniyle sürmeyeceğine kendini ikna etmişti. Cem'in sadece kendinden farklı birine geçici olarak heyecan duyduğunu düşündüğü için kendisi ile bir süre için birlikte olduğuna inanıyordu ve aşkı geçici sanıyordu. Ayrılığa hayır demedi Cem başta, uzun zamandır ilk defa bırakılıyordu, bir de "gitme" derken yanında birşeyler daha söylemeliydi, ama ne... 3 ay süren ayrılık sürecinde Cem başka kızlarla kısa kısa ve hiç zevk almadığı ilişkiler yaşadı. 3 ayın sonuda, kızın işyerine gitti bir akşamüstü aniden. Kıza sokağın ortasında:
"Seni seviyorum" dedi. O kadar inandırıcı, yalın, direkt, dolambaçsız ve etkileyici söylemişti ki başka hiçbir şey eklemesine gerek yoktu. Şu an evliler.

Bu öyküden çıkan dersler:
1. Fark yaratın.
2. Samimi ama gizemli olmak "aniden terk edecekmiş gibi duran" tiplerde iyi bir taktiktir.
3. Kendiniz olun, gereken yerde risk alın, çok gerekiyorsa terk edin.
4. Merak uyandırın.
5. O'na kendini ayna gibi yansıtın. Sizde bunu bulursa büyülenir.

                                            TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL 
                     "TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ, 
     KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz:                                 facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.